Arama

                                                

ÇAĞDAŞ KÖLELİK

Eğitim Yazar Soner Atabek'in kaleme aldığı "ÇAĞDAŞ KÖLELİK" başlıklı makalesi okuyucuya sunuldu.

11/02/2024 09:29 | Son Güncelleme : 18/05/2024 23:32 | Okunma Sayısı : 63 | Soner Atabek


ÇAĞDAŞ KÖLELİK

 

 ÇAĞDAŞ KÖLELİK

Günümüzde kimimiz, belki pek çoğumuz, bir tür gönüllü ekonomik köle yani çağdaş köle rolündeyiz.

Nasıl mı? Şöyle: geçmişte köle olan kişinin emeğinin karşılığı, tüm kazancı sahibine aitti. Yani köle, genelde, köle olduğu günden itibaren kazancını, bir anlamda sahibine verirdi. Buna benzer bir durumu günümüzde de yaşıyoruz.

Bugün bir ev alabilmek için çekilen krediye o evi ipotek veriyoruz ve o borcu ödemek için 25 sene çalışıyoruz.

Bu hayatını bankaya ipotek etmek değil de nedir?

Zincirli köle yerine kredi kartlı köle oluyoruz.

Bugün arabalarımızı, evlerimizi, giyeceklerimizi, yiyeceklerimizi, hatta salatalığı, marol’u borçlanarak kredi kartlarıyla alıyoruz. Onca şeyi, borç altına girip satın aldıktan sonra, çalışıp kazanacağımız para, bize borç veren bankaya veya kişiye ait olacaktır.

İmzaları atıp onca şeyi aldıktan bir süre sonra, ‘’Ben sıkıldım kazancımı vermek istemiyorum’’ deme hakkımız var mıdır?

Bazı imzalar, bize hayat boyu sürecek kölelikler getirir.

Gerçek kölelikte, köle olup olmamak kadar, kendini köle hissedip hissetmemek de önemlidir. Banka size beş tane kredi kartı verebilir, aylık gelirinizin yüzlerce katı kadar borçlanmanıza imkân sağlayabilirler.

Bu durumu köleliğe davetiye olarak kabul etmeniz veya etmemeniz sizin köle mi?

Özgür bir insan mı olduğunuzun kanıtı olacaktır.

Geçmiş yüzyıllarda borçlarını ödeyemeyenler, sonuçta kendilerini köle olarak satmak zorunda kalırmış. Günümüzde ise borçlanarak evlerimizi ipotek ettirmemiz (parayı verenin ipotek istemesi doğaldır), yanı sıra gelecek yıllardaki emeğimizin karşılığını kredi kartlarıyla adeta ipotek ettirmemiz aynı şey olmasa da, geçmiş çağların bu tür kölelik tarzının bir benzeridir.

Galiba, her çağın kendi şartlarına uygun bir kölelik sistemi var.

Ülkemizde sayıları hızla artan büyük alışveriş merkezlerinin ekonomiye katkısı olabilir ancak üretmeyip, çok tüketmek, ekonomiden anlamasam bile en azından dünyadaki basit fizik yasalarına aykırı görünüyor.  

Ceplerimizde, bir zamanların esaret zincirlerine benzeyen kredi kartlarıyla, gelecek on yıllardaki kazancımızın nereye gideceği şimdiden belli olsa bile, kendimizi özgür zannederek lüks AVM‘deki vitrinlere bakıp ‘’anı yaşıyoruz’’ deyip birde selfi çekmek, geçmişten ve gelecekten kopuk anı yaşamak anlamlı bir yaşam tarzı değildir.

Her konuda olduğu gibi kölelik konusunda da daha düne kadar İstanbul’da bulunan köle pazarlarını unutmamak, eğer gerçekten varsa, günümüzdeki kredi kartlı köleliğin farkında olmak ve bu farkındalık bilinciyle yaşamak.

Sonuç olarak; özgürlüğümüzü ipotek altına aldırmayalım.

 Eğitimci Yazar

Soner Atabek

 

 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.