Arama

                                                

KÖLELERE İYİ DAVRANIN

Eğitimci Yazar Soner Atabek Yazdı: KÖLELERE İYİ DAVRANIN

11/02/2024 09:33 | Son Güncelleme : 19/05/2024 03:07 | Okunma Sayısı : 53 | Soner Atabek


KÖLELERE İYİ DAVRANIN

 

KÖLELERE İYİ DAVRANIN

Tarihteki kölelik kavramı, görünüş ve ifade şekli değişmiş olsa bile, ne yazık ki günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Yasal kölelik

İnsanlar bir savaşı kaybettikleri için evde oturuyor olsalar bile, kendilerinden daha güçlü kişilerce köle statüsüne sokuluyorlardı.

Kölelerin, ne vücutları kendilerine aitti, ne de çocukları. Bir efendi kölesinin çocuğunu elinden alıp, götürüp pazarda satabilirdi. Bu doğaldı. Kölesinin çocuğunu satan bir sahip, herhalde, ‘’Bu konuda niçin anasının babasının iznini alayım?

Buzağıyı satmada ineğin iznini alıyor muyum ki bunların alayım,’’ diye düşünürdü.

Kölelere yapılanlar, haksızlık sayılmazdı, yasaldı.  Yani kölelerin yasalarla ellerinden alınmış hakları vardı. Doğu’da ve Batı’da tarih boyunca, hemen bütün filozoflar ve din adamları kölelere ‘’ merhametli davranılmasını’’ öğütlediler; ancak pek azı köleliğe karşı çıktı. (Aristo da kölelere iyi davranılmasını istedi ancak köleliğe karşı çıkmadı.)

Cumhuriyetin kuruluşuna kadar İstanbul’da köle pazarı vardı. Pazarda insanlar satılıyordu, Cumhuriyetin ilanıyla bu kölelik kaldırıldı.

Gönüllü kölelik

İnsanoğlu tuhaf bir varlıktır, pek çok şeye henüz tam karar verememiştir.

Bu arada, köle mi özgür mü olacağına dair kararını henüz vermiş değildir.

İnsan, durup dururken köle olmak istemez ama bir kez oldu mu da kolay kolay köleliği bırakmaz. Geçmişte bazı köleler azat edildiklerinde azatnamelerini yırtar, köleliğe devam etmek isterlermiş. Özgür yaşama konusunda deneyimleri olmayanların böyle davranmaları doğaldır. 

İnsanoğlu değişimi kolay kabul etmeyen bir varlıktır. Kolay kolay konfor alanını terk etmez. Bildiği şey onun için daha güvenlidir. Köleleri köle yapan da bu güvenli alan düşüncesidir.

Yıllarca kula kulluk etmiş bir miilete özgürlüğü versenizde onu Kabul etmez.

Bizlerde özgürlüğü kabul etmeyen bir toplumuz. Alıştık bir kere köleliğe, bırakmak zor geliyor.

Özgürlüğü benimseyemedik. Vücut alışık olmadığı için bunu reddetti ve kula kulluk edeceğimiz ortamı tekrar kendimize yarattık.

 Gönüllü kölelik açısından insanlar da hayvanlara benziyor.

Doğadaki özgür bir hayvan kafese girmek istemez, kafeste yaşama konusunda deneyimi yoktur, kafes onu korkutur.

Hatta bazıları esarete uyum sağlayamayıp ölür.

Ancak bir hayvanı kafese alıştırdığın zaman, istediği kadar özgürlüğü arasın, birkaç kuşak esarete, kafese alışınca, artık doğal ortamlarda yaşayamaz olur.

Bu yüzden evcil hayvanları doğaya bırakmaya kalkmak, insafsızlıktır.

Bu durum insanlar için de geçerli, insanı köle yapmamalı, köleyse onu da birdenbire dışarı atmamalı, bir geçiş, bir uyum sağlama süreci yaratmalı.

Bazen özgürlük de eğitim ister.

Bir zamanlar özgürlüklerini alan kölelere özgür yaşama eğitimi verilmeliydi, Mustafa Kemal Atatürk’ün bence en büyük hatası bu oldu. Yıllarca kula kulluk etmiş bir milleti,birden özgür bıraktı.

Gönüllü köleliğin tipik özelliği, insanların fark etmeden bu tür köleliği seçmeleri ve bu tür seçimlerinden ötürü adeta mazoşist bir haz duymalarıdır.

Ülkemizde insanların zaman zaman, bazı yöneticilerinin bilmem neresinin… kılı olayım. Sana kurban olayım veya esirin olayım, ölümüne seninleyim, öl de öleyim deyip kefen giydiklerini görebiliriz. Bu ifadeler ve davranışlar biraz mecazi, biraz da gerçek anlamda köleliğe gönüllü olma anlamı taşıyor olsa gerek.

Eğitimci Yazar

Soner Atabek

 

 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.