Özgürlüklerin Karşısında Yasakların Acziyeti
Merhaba değerli okurlarımız,
Bugünkü köşe yazımızda, tarihin en çarpıcı hikayelerinden biri üzerinden, yasakların insan ruhu üzerindeki acziyetini ve özgürlük arayışının tükenmez gücünü ele alıyoruz. Bu masalsı anlatı, Firavun'un kudretli imparatorluğunda filizlenen bir isyanın, aslında nasıl da özgürlüğün ta kendisi olduğunu gözler önüne seriyor. Keyifli okumalar dileriz.
Bir zamanlar, Nil'in kıyısında yükselen dev bir imparatorluk vardı. Sarayın mermerleri güneşte ışıldar, altın kubbeler uzaklardan parıldardı. O ülkenin hükümdarı, kendini tanrı sanacak kadar büyülenmişti kendi kudretinden. Buyrukları yasaydı, yasakları da gölgesi gibi halkın üzerine çökerdi.
Halkın yüreğinde yeşeren umutları bile yasaklamıştı. Çünkü kehanetler, bir gün bu halkın içinden çıkacak bir çocuğun onun tahtını devireceğini söylüyordu. İşte bu yüzden, en acımasız emrini verdi: "Yeni doğan her erkek çocuk öldürülecek!"
O yasak, annelerin kalbine korku saldı. Ama aynı zamanda, korkunun içinden direnci doğurdu. Bir anne, bebeğini gizlice sakladı. Geceleri onun nefesini dinledi, sabahları dua etti. Sonra bir gün, çaresizlikle umut arasındaki ince çizgide bir karar aldı: Bebeğini bir sepete koydu, Nil'in sularına bıraktı.
Suyun taşıdığı sepet, sarayın kıyısına vurdu. Ve ironinin en keskin hâli işte orada belirdi: Firavun'un kendi sarayı, yasakladığı o çocuğu büyütmeye başladı. Yasak, kendi içinden özgürlüğün habercisini doğurmuştu.
Yıllar geçti. Çocuk büyüdü, halkının acısını gördü, yüreğine taşıdı. Onları özgürlüğe çağırdığında Firavun'un cevabı yine yasak oldu: "Hayır! Gitmeyeceksiniz. Boyun eğeceksiniz!"
Ama artık çok geçti. Yasaklar ne kadar ağırlaşırsa, direncin ateşi o kadar harlanıyordu. Gün geldi, zincirlerin gürültüsü yerini özgürlük şarkısına bıraktı. Halk, yarılan denizden geçip özgürlüğe yürüdü. Firavun ise kendi yasaklarının karanlığında boğuldu.
Ve masalın sonunda bize kalan ders şuydu: Yasaklar, insan ruhunu zincirleyemez. Yasak, özgürlüğün tohumu gibidir. Ne kadar bastırırsan o kadar gür filizlenir.
Bugün, tarihi bir masalın derinliklerinde, yasakların ne kadar aciz, özgürlük arayışının ise ne kadar güçlü olduğunu hatırladık. Umarım bu yazı, ruhunuza dokunmuş ve aydınlatıcı olmuştur.
Yeni yazılarımda buluşmak dileğiyle, özgür ve umut dolu yarınlara...
Yazar: Uğur Kıymaz