Türk müziğinde şifa anlayışı: Selçuklu’dan günümüze
Yazar Uğur Kıymaz Yazdı: Türk müziğinde şifa anlayışı: Selçuklu’dan günümüze
19/09/2025 07:18 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:33 | Uğur Kıymaz
Türk müziğinde şifa anlayışı: Selçuklu’dan günümüze
Müziğin insana dokunan yönünü hissetmeyenimiz yoktur. Bir ezgi bazen içimizi ferahlatır, bazen gözlerimizi nemlendirir. Oysa tarihimizde müzik yalnızca duygularımıza değil, sağlığımıza da şifa niyetiyle temas etmiş. Türk müziğinde şifa anlayışı, Selçuklu’dan günümüze uzanan köklü bir gelenek. Darüşşifalarda makamlar adeta ilaç gibi kullanılmış, hekimler hastaların gönlünü sazın telleriyle, neyin nefesiyle tedavi etmeye çalışmışlardır.
Kayseri’deki Gevher Nesibe Darüşşifası, bu geleneğin en eski örneklerinden biridir. Buralarda hekimler, hastaların ruh hâline uygun makamlar icra ettirerek tedavi sürecine katkı sağlamışlardır. Osmanlı döneminde ise Edirne II. Bayezid Darüşşifası bu uygulamanın en bilinen adresi olmuştur. Rivayet edilir ki Rast makamı sükûnet verir, Hüseyni moral yükseltir, Uşşak kalbi yumuşatır. Bazı kaynaklarda Nevâ makamının zihni açıcı, Zirgüleli Hicaz’ın ise melankoliyi hafifleten etkilerinden söz edilir. Bu nedenle darüşşifalarda ney, ud, rebab ve kanun gibi enstrümanlarla düzenli musiki meclisleri yapılır; hastaların ruhsal dengeleri yeniden kurulmaya çalışılırdı.
Elbette bu yaklaşım sadece deneyimlere değil, dönemin büyük bilginlerinin fikirlerine de dayanır. Farabi, müziğin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini tartışmış, İbn Sina musiki ile tedaviyi eserlerinde işlemiştir. Osmanlı’da Gevrekzade Hafız Hasan Efendi gibi hem hekim hem musikişinas isimler, makamların şifa gücünü yazılı kaynaklara taşımıştır. Bu eserlerde müziğin sadece psikolojik değil, fizyolojik etkilerinden de bahsedilir; örneğin kalp ritmini dengeleme, uyku düzenini sağlama gibi yönler özellikle vurgulanır.
Bugün modern tıp başka yöntemlerle ilerlese de müzik terapisi hâlâ önemsenen bir alandır. Günümüzde Türkiye’de bazı üniversiteler ve hastaneler müzik terapisi merkezleri açmış, özellikle psikiyatri, onkoloji ve palyatif bakım alanlarında klasik Türk musikisinin iyileştirici yönünden faydalanmaya başlamıştır. Engelli bireylerle yürütülen projelerde müzikle iletişim becerilerinin geliştiği gözlenirken, dünyada da Cleveland Clinic (ABD), Nordoff Robbins Merkezi (İngiltere) ve Heidelberg Üniversitesi (Almanya) gibi kurumlar müzik terapisini resmî tedavi protokollerine dâhil etmiştir. Böylece geçmişin darüşşifalarındaki anlayış, günümüzde bilimsel yöntemlerle yeniden hayat bulmaktadır.
Üstelik UNESCO’nun Türk makam müziğini “Somut Olmayan Kültürel Miras” ilan etmesi, bu geleneğin sadece sanat değil, kültürel bir şifa kaynağı olduğunu da gösteriyor.
Belki de mesele, “müzik ruhun gıdasıdır” sözünün hiç de mecaz olmadığını fark etmektir. Selçuklu hekimlerinden günümüzün bilim insanlarına uzanan bu çizgide, Türk müziğinin insan ruhunu iyileştiren yönü hâlâ canlıdır. Bugün biz de bir ezginin derinliklerinde kendimizi iyileştiren bir güç bulabiliriz, kim bilir? Düşünsenize; eskiler için ne zordu bu şifa kaynağına ulaşmak. Oysa bize bir tık uzaklıkta. Hepimize gelsin, şifa olsun; sonbahar da olsa bir bahar ayı olan bu eylül gününde…“Bir bahar akşamı, rastladım size…
Makam: Hicaz
Beste: Selahattin PINAR / Güfte: Fuat Edip BAKSI
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

