Hatırlamanın Zamanı: Dünya’nın Unutulmuş Hikâyesi
BİKE S. DEMİRKIZ'IN KÖŞESİ: Hatırlamanın Zamanı: Dünya’nın Unutulmuş Hikâyesi
02/09/2025 15:36 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:32 | Bike S. Demirkız
Hatırlamanın Zamanı: Dünya’nın Unutulmuş Hikâyesi
Yazan: Bike S. Demirkız
Bazen kalbimizin derinliklerinde açıklayamadığımız bir özlem kıpırdar. Sanki bir şeyleri kaybetmişizdir de neyi kaybettiğimizi hatırlayamıyoruzdur. Çocukken gördüğümüz düşlerde, bir anlık doğayla bütünleşme anlarında ya da yıldızlara bakarken içimizi kaplayan tarifsiz huzurda kendini gösteren o özlem… İşte bu, insanlığın unuttuğu bağın yankısıdır.
Kadim zamanlarda, Dünya bambaşka bir frekansta titreşiyordu. İnsan, sadece toprağa basan bir canlı değil; ışığın, enerjinin ve evrenin bir parçasıydı. Ormanların kalbinde periler dolaşır, dağların eteklerinde ejderhalar uyurdu. Tek boynuzlu atlar ovaların ve göllerin bekçisiydi. Bizler onlarla konuşabiliyor, onlardan öğrenebiliyor, onların enerjisini hissedebiliyorduk. Bu anlatılar masal değildi; o dönem yaşayan herkes için gündelik hayatın bir parçasıydı.
Gel gör ki zamanla, insan zihnine gölgeler düştü. Karanlık bir enerji, bilincimize sızarak bizi ışığın yolundan kopardı. Ormanların yolları kesildi, insanlar doğadan uzaklaştırıldı. Kadim bilgeliğe erişim yalnızca seçkin sınıflara, belli ailelere bırakıldı. Kadınların doğayla kurduğu o güçlü bağ ise “büyücülük” adı altında yok edilmeye çalışıldı. Bir zamanlar şifa dağıtan kadınlar, “cadı” damgasıyla susturuldu. Böylece insanlık, ışığın rehberliğini adım adım kaybetti.
Ve işte tam da bu kopuş anında, “mit” dediğimiz hikâyeler doğdu. Çünkü insanlar gördüklerini, bildiklerini unutmasın diye onları efsanelere işledi. Çin’de ejderha dansları hâlâ yapılır, Avrupa’da kraliyet armalarında tek boynuzlu atlar hâlâ durur. Bunlar boş süsler değildir; kolektif hafızamızın korumaya çalıştığı işaretlerdir.
Bugün neden kendimizi yalnız hissediyoruz? Neden zaman zaman içimizde derin bir yabancılık beliriyor? Çünkü ruhumuz bir şeyi hatırlıyor: Bir zamanlar hepimiz bağlantılıydık. Birbirimizle, doğayla, yıldızlarla… O “birlik” duygusu şimdi sislerin ardında kalmış gibi görünüyor, ama kaybolmuş değil.
Dünya’nın düşüşü aslında bir tür inzivaydı. Tıpkı bedenin bir yarayı korumak için kabuk bağlaması gibi, gezegenimiz de karanlıktan korunmak adına evrenin ışık ağından izole edildi. Bu yüzden yıldızlara özlemimiz aslında ailemize, kaynağımıza özlem.
Ama şimdi yeni bir döngünün eşiğindeyiz. Yükseliş dediğimiz şey, aslında Dünya’nın ve insanlığın eski titreşimini yeniden kazanma çabasıdır. O unutulmuş bağ yeniden hatırlanıyor. Her kalpten yükselen sevgi, her bilinçli nefes, her doğayla temas bu dönüşümün bir parçası.
Belki gökyüzüne baktığımızda hâlâ ejderhaları göremiyoruz ama kim bilir, belki de onların nefesi hâlâ rüzgârın uğultusunda gizli. Belki tek boynuzlular hâlâ ovaların titreşiminde yankılanıyor. Belki de bir gün, “yeni dünya” kurulduğunda onları yeniden görmeye başlayacağız.
Asıl sorumluluğumuz, o günü hazırlamak. Ruhumuzu arındırmak, doğayla yeniden kucaklaşmak, birbirimize hatırlatmak: Biz ayrık değiliz. Biz Dünya’yız, biz yıldızların çocuklarıyız.
Şimdiyse, hatırlamanın zamanı geldi.
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

