SON DURAK
BİKE S. DEMİRKIZ'IN KÖŞESİ: (ÖYKÜ) SON DURAK
25/04/2025 07:10 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:35 | Bike S. Demirkız
SON DURAK
Yazan: Bike S. Demirkız
![IMG-20250425-WA0025[1]-i680b35e243cc3.jpg](https://bilgigazetesi.org/uploads/IMG-20250425-WA0025[1]-i680b35e243cc3.jpg)
Kerem gözlerini açtığında tren çoktan hareket etmişti.
Camın ardında sadece karanlık akıyordu. Sanki bir tüneldeydiler ne bir başlangıç vardı ne de bir son. Vagon loştu, koltuklar doluydu ama sessizlik ezici bir ağırlık gibi oturuyordu içeride.
Uyuyakaldığını sandı. Kerem, yılbaşı gecesi ofisteki kutlamadan son anda ayrılmıştı. Birkaç kadeh şaraptan fazlasını içtiği belliydi. Ama içindeki tuhaf boşluk… o her şeyden farklıydı. Zihni dağınıktı, bir şeyleri hatırlamaya çalışıyor ama başaramıyordu.
Karşı koltukta, kırmızı paltolu, sarı saçları iki yandan örgülü, bir kız çocuğu oturuyordu. Sekiz-On yaşlarında ya var ya yoktu. O saatte yalnız seyahat ediyor olması Kerem’e garip gelmişti. Kız gözlerini Kerem’e dikmişti, uzun uzun bakıyordu. Hiç konuşmadan.
“Merhaba,” dedi Kerem tedirgin bir tebessümle. “Annen baban nerede?”
Kız başını eğdi. Cevap vermedi. Sonra fısıltı gibi bir sesle konuştu:
“Sen hâlâ farkında değilsin, değil mi?”
Kerem kaşlarını çattı. “Neyin farkında değilim?”
Kız ayağa kalktı. Birden her şey soğudu. Vagonun ışıkları hafifçe titredi. Kız, elini uzattı. “Benimle gelmen gerek.”
Kerem istemsizce peşine takıldı, çocuğun ailesini aramaya çıktıklarını düşünüyordu. Vagonları geçtikçe başka insanları görmeye başlamıştı. Biri, hiç durmadan pencereden dışarı bakıyor; bir başkası, çantasındaki mektubu defalarca çıkarıp okuyordu. Bazıları dua eder gibi mırıldanıyordu. Hepsi sessizdi ama içlerinde boğulmuş bir çığlık vardı sanki. Bu saatte bu kalabalığa çok şaşırmıştı.
Kız bir anda bir vagonda durdu. “Bak,” dedi parmağı ile dışarıyı işaret ederek.
Camdan dışarı baktığında Kerem’in gözleri büyüdü, zaman sanki yavaşlamıştı, tren ağır çekimde gidiyor gibiydi.
Yolda asfaltın ortasında yerde ölü bir beden yatıyordu. Üzerinde battaniye. Etraf polislerle çevrili. Bir otomobilin farları hala açıktı. Bir kalabalık toplanmıştı.
Ve o an… kalbinin yerini bir boşluk kapladı.
“N’oluyor burada?” diye fısıldadı. “Bu bu… ben miyim?” diye sordu.
Kız başını salladı.
“Ne zaman oldu bu?”
“Yılbaşı gecesi. Saat 00:36. Kırmızı ışıkta geçen araç seni ezdi. Kimse neden bu trende olduğunu anlamadı? Hatırla seni biri bekliyor muydu? Bir şeyin yarım mı kaldı? Sadece sen biliyorsun.”
Kerem sendeledi. “Hayır… bu olamaz. Ben… ben… eve gidiyordum. Telefonum… telefonum çaldı…”
Kız tekrar konuştu. “Sonsuz döngüye hoş geldin. Burada herkesin bir sonu var ama çok azı o sonu kabul ediyor. Bazıları yıllarca bu trende kalıyor. Bazıları hiç inmiyor. Ama bazıları… doğru durakta inmeyi başarıyor.”
“Ben ben ne yapacağım şimdi?”
Kızın gözleri buğulandı. “Sadece anlaman gerek. Ve vedanı yapman.”
Bir anlık sessizlik.
“Peki ya sen?” dedi Kerem. “Sen neden buradasın?”
Kız bir an durdu. Gözlerini kaçırdı. “Ben de annemi bekliyorum. Çok uzun zamandır. Her gece rüyasında buluşuyoruz, ama az kaldı. Kafasını kaldırıp saate baktı.
Tren yavaşladı. İstasyona yaklaşmak üzereydi.
Kapılar açıldı.
Tam o anda, trene yeni biri bindi. Orta yaşlarını geçmiş bir kadın elinde sararmış bir fotoğraf. Üzerinde tanıdık bir koku vardı, lavanta ve eski sabunlar gibi. Gözleri küçük kızı görünce doldu. “Elif…” dedi, sesi titreyerek.
Kız, “Anne…” diyebildi sadece.
Kerem gözlerini kırpıştırdı. Anladı. Kadın bu gece ölmüştü. Yıllardır kızının yasını tutan, her gece ışığı açık bırakan anne… sonunda onun yanına gelmişti.
İkisi birlikte kapıya yöneldiler. El ele. Sessizce, gümüş ışığa doğru yürüdüler. Kadim istasyonun taş döşemelerine ayak bastıklarında, bedenleri sisle birlikte eridi. Gözden kayboldular.
Kerem’in gözlerinden yaşlar süzüldü. O an, her şeyin gerçekliğini fark etti. Ölüm, bir son değildi sadece; tamamlanmamış her şeyin yankısıydı.
Tren yeniden hareket etmek üzereydi, son anda kapılar tekrar kapanmadan önce, genç ve güzel bir kadın içeri adımını attı, Kerem kadına bakmadı bile. Olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu. O sırada kadın Kerem’in elini tuttu. Kapılar tekrar ardına kadar açılmıştı.
“Hazırsan,” dedi. “İnebiliriz.”
Ve Kerem, başını kaldırıp baktığında gözlerine inanamadı.
Karşısında duran genç yaşta kaybettiği nişanlısıydı. Onun ölümünden sonra bir daha yaşamamıştı sanki. Ne evlenmiş ne kimseyi sevmişti.
“Sen…” diyebildi sadece gözleri dolarak ve kızın elini sıkıca yakaladı.
Hiç tereddüt etmeden aşağıya atladı.
Hayatında ilk kez bir yolculuğu sonlandırmaya hazırdı…
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

