Orda Bir Köy Var Uzakta
Bike S. Demirkız'ın köşesi : (ÖYKÜ) Orda Bir Köy Var Uzakta
14/06/2025 07:38 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:29 | Bike S. Demirkız
Orda Bir Köy Var Uzakta
Yazan: Bike S. Demirkız
![IMG-20250614-WA0053[1]-i684d27683104a.jpg](https://bilgigazetesi.org/uploads/IMG-20250614-WA0053[1]-i684d27683104a.jpg)
Orda bir köy var uzakta – Soner Arıca
https://open.spotify.com/intl-tr/track/60VAvM13cW5VmTmNLR1I4m?si=569f58a757924b5a
Söz: Ahmet Kutsi Tecer
🎵 Orda bir köy var uzakta
O köy bizim köyümüzdür
Gezmesek de tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür
🎵 Orda bir ev var uzakta
O ev bizim evimizdir
Yatmasak da kalkmasak da
O ev bizim evimizdir
🎵 Orda bir dağ var uzakta
O dağ bizim dağımızdır
Gitmesek de tırmanmasak da
O dağ bizim dağımızdır
🎵 Orda bir yol var uzakta
O yol bizim yolumuzdur
Dönmesek de varmasak da
O yol bizim yolumuzdu
Halil, üniversitedeki mimarlık tezini tamamlamak üzereydi. Konusu: Kaybolmuş Anadolu köyleri ve taş mimarisi.
Danışmanı, ona haritada bile görünmeyen, Erzincan’ın doğusunda geçmişte adı geçen ama sonra hiçbir izine rastlanmayan İncesu Köyünü önerdi. Masasından sararmış bir belge uzattı kendisine. Eski bir tapu defterinden alınmış gibiydi:
“İncesu Köyü – 1912 / Erzincan Vilayeti”
“Bu köy… belgelerde var ama sanki hiç yaşamamış gibi. Sadece tek bir kaynakta geçiyor. Ahmet Kutsi Tecer’in mektuplarında.”
Halil başta pek ilgilenmedi, ama o gece garip bir rüya gördü. Rüyasında bir taş evin penceresinden bakan bir çocuk vardı. Gözleri simsiyah, içi boştu. Ne var ki asıl rahatsız edici olan, evin içinden yükselen paslı bir gramofon sesiydi:
🎵 “Orda bir köy var uzakta…”
Şarkı çocukluğundan tanıdık, ama sanki ilk kez duyuyormuş gibiydi.
Soğuk terle uyandı ve sabah ilk iş Erzincan biletini aldı.
Halil, sırt çantasın ihtiyaçlarını itina ile yerleştirdi ve yola koyuldu, Ertesi sabah Erzincan’a ulaştı. Gideceği köyün yakınlarında rastladığı Yaşlı bir köylüye, İncesu köyünün yolunu sordu. Yaşlı köylü bir an ürperdiyse de yine de yolu tarif etti. Geldiği yayla yolunun ucunda bir zamanlar “taş evlerden oluşan, lanetli bir köy” olduğunu söyledi.
Sonra da Adam titrek sesiyle fısıldadı:
“O köye giden dönmez evlat… Orda zaman durur, zamanı çalan bir köydür orası. O köy insanın anısını da alır.”
Halil hurafelere inanmazdı, ihtiyara teşekkür ederek yoluna devam etti. Yolun sonunda, sisin içinde önce bozkır kayboldu. Ardından çam ağaçları. Sonrasında, toprak yarılmış gibi aniden ortaya çıkan bir köy:
Tabelası silinmişti ama dikkatlice bakınca İncesu yazısı okunuyordu. Taş evlerin çatılarını otlar bürümüş. Duvarlar hâlâ dimdik. Sanki köy dün terk edilmiş gibiydi. Fakat bir gariplik vardı…
Yokuş yukarı tırmanırken rüzgârla savrulan bir melodi kulağına çarptı:
Rüzgâr değildi bu. Bir gramofondu. Evin birinden çok cılız bir ses yükseliyordu:
🎵 “…gezmesek de tozmasak da…”
Halil’in tüyleri istemsizce ürpermişti. Bir şarkıdan bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. İçine gömülü bir anı gibi… ama onun değildi sanki...
🎵 “…o köy bizim köyümüzdür…”
Halil “Merhaba kimse var mı orada” diye seslenerek o evden içeri girdi.
İçeride sofra hâlâ kuruluydu. Çorba tabağın içinde hala tütüyordu. Kaşığın ucunda bir lokma ekmek, havada asılı kalmış gibiydi.
Tavan arasından gelen gıcırtı… sanki biri yürüyordu. Tekrar seslendi ama cevap veren olmadı. O sırada duvarda asılı aynayı görünce Halil usulca ona yaklaştı ve baktı. Ne var ki yansımasında bir şey eksikti: kendi gözleri. Boştu. Tıpkı rüyadaki çocuk gibi.
Ürpererek küçük bir çığlık atıp, bir adım geriye çekildiğinde gramofon tekrar başladı:
🎵 “Gezmesek de tozmasak da…”
Sanki köydeki her evde bu şarkıyı çalıyordu.
Aynı ses, aynı tını. Her biri farklı tondan biraz kaymış.
İnsanın içini bozan bir kakofoni.
Halil kendini hızla dışarı attı, temiz havaya ihtiyacı vardı. Saatini kontrol etti. 15:40. Kendi kendine gülerek, görevine odaklandı ve yürüyüşe devam etti. Köyde saatlerce dolandı. Gelgelelim etrafta hiç kimse yoktu ama her evin içi sıcaktı. Ocakta yeni yanmış külleri olan soba, masada yarım kalmış yemekler… ve… aynalarda beliren gölgeler.
Güneş hiç yer değiştirmiyor gibiydi. Saate yine baktı: 15:40. Bu mümkün değildi. Saatine tıkladı belki pili bitmişti. Sonra telefonu geldi aklına. Saat 15:40’tı ve sinyal yoktu. Pusulasını çıkardı, ama ibresi deli gibi dönüp duruyordu.
Artık paniğe kapılmıştı. Sokaklar da dönüp duruyordu ama hep aynı yere çıkıyordu. Hangi evin içine girse, karşı duvarda kendi fotoğrafı asılıydı.
O an, dışarıdan bir çocuk sesi geldi.
Bir tekerleme söylüyordu:
“Gezmesek de… Tozmasak da…”
Hemen dışarı baktı. Bir taşın arkasından, gözleri boş, ama ağzı çürük dişlerle gülümseyen bir çocuk yavaşça yaklaştı.
Halil korkuyla kaçtı. Koştu. Ama her patika aynı yere çıktı. En son çığlık attığında, sesi kendi ağzından değil, gramofondan çıkmıştı.
O an anladı:
Bu köy, geleni kaybetmiyor. Yutuyor. Kopyalıyor. Ezberliyordu.
Sen oraya gittiğinde… sen sen olmaktan çıkıyorsun.
Köyün bir yankısına dönüşüyorsun. Bir ezgiye, bir gölgeye.
***
Üniversitede danışmanı, sosyal medyada rastladığı bir fotoğraf karşısında dondu kaldı.
Bir doğa yürüyüşçüsü, dağların ortasında taş bir köy keşfettiğini anlatıyordu.
Arka planda bir evin duvarında, silik bir yazı:
“Orda bir köy var uzakta…” ve camdan dışarı bakan bir genç:
Gözleri yerinde iki siyah çukur ve yüzünde gülümseme. O Halil’di buna yemin edebilirdi, ama ortadan kaybolduğundan beri nerdeyse 10 yıl geçmişti…Halil’in babasını aramalıyım diyerek telefona uzandı.
O sırada gözü duvardaki saate kaydı, o an saat 15:41 olmuştu. “Mesaim bitti” dedi yerinden kalkarak. Eve gidip hanımı parka götüreyim bari” diye içinden geçirerek ofisinden çıktı…
***
Köy hâlâ orada.
Sadece haritalarda yok.
Bazı zamanlar, eski taş plaklardan hafif bir fısıltı yükselir:
🎵 “Dönmesek de varmasak da…”
Ne var ki, ertesi gün seni kimse hatırlamaz…
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

