Mırnav’ın Açlık Savaşı
Bike S. Demirkız'ın köşesi (Öykü) Mırnav’ın Açlık Savaşı
19/07/2025 19:19 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:32 | Bike S. Demirkız
Mırnav’ın Açlık Savaşı
Yazan: Bike S. Demirkız
![IMG-20250719-WA0018[1]-i687bf0507b334.jpg](https://bilgigazetesi.org/uploads/IMG-20250719-WA0018[1]-i687bf0507b334.jpg)
Mırnav beklemeyi sevmezdi. Hele ki karnı guruldamaya başlamışsa… Hayır. O vakit tek bir yol vardı: Görevimiz: iş başa düştü.
O gün de yine aynısı olmuştu. Evde yiyecek kalmamıştı. Sahibi, kendisinden “Annecik” diye bahseden kadın, buzdolabının kapısını bir ileri bir geri açmış, karşısında durup gözlerini kısmıştı. Sanki o beyaz dolap birdenbire kendinden dolma doğuracaktı. Sonra dönüp battaniyesine sıkıca sarınmış, “Bugün grev yapıyoruz Mırnav,” demişti.
Grev. Mırnav’ın kedice hafızasında bu kelimenin karşılığı şuydu: “Kendin bul, kendin ye.”
Gel gör ki, Mırnav yalnız yemeyi bilmezdi. O bir besleyiciydi, koruyucuydu. Bir avcıydı. Bir görev kedisiydi.
İki ayaklı olanlar unutsa bile o unutmazdı. Hele ki Annecik son günlerde iyice unutkan olmuştu: Ocağın altını açık bırakıyor, cep telefonunu buzdolabına koyuyor, çamaşır makinesine mama kabını atıyordu.
Böyle birine açken güvenilir miydi?
Cevap basitti. Hayır.
Şimdi Annecik’in ona her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı.
Komando Mırnav taktik operasyon moduna geçmişti.
Evlerinin arka bahçesinde, tel örgülerle çevrili bir alan vardı: Kedi Terası.
Sahibi oraya “kedi evi” dese de Mırnav için orası hem karargâh hem gözlem üssü hem de orman simülasyonuydu.
Tavanda sallanan ipler, tırmanma rafları ve eski koltuk parçaları arasında kendini adeta komando kedi gibi hissediyordu.
Hemen o gece Mırnav harekete geçti.
İlk hedef: Bahçedeki nane saksısıydı.
Annecik naneye bayılırdı. Salataya koyar, çaya atar, hatta bir keresinde naneli yüz maskesini fazlaca kaçırıp, binadaki tüm böcekleri göçe ikna etmişti.
Yalnızca yemek değil, sunum da önemliydi. Kaptı bir dal nane yaprağını, ağzında taşıdı, doğru kapının önüne bıraktı.
“Yemek göze de hitap etmeli” dedi kendi kendine. “Prezantasyon 101.”
Aranmaya devam etti. Bir hışırtı duydu. Bir hareket. Bu bir… böcek! Hayatında gördüğü en iri karafatma. Neredeyse kendi boyundaydı. Hiyaaa! Mırnav onu zarif bir zıplayışla alt etti. Tam nokta atışı.
Annecik için protein bar. Böceği de nanelerin yanına özenle taşıdı. Annecik çok mutlu olacaktı… ama pek de öyle olmadı.
Kadın camdan baktı, başını iki yana salladı.
“Mırnav, yine mi böcek ya…” dedi.
Kapıyı açmadı. Battaniyeye sarıldı, iç geçirdi.
Demek ki annecik porsiyonu küçük bulmuştu. Haklıydı, bir karafatma koca bedeni doyurmazdı. Biliyordu bu bir savaştı. “Açlık Savaşları”. Mırnavsa ailesi için savaşmaktan geri durmazdı.
Tırmanma raflarına çıktı, tüm bahçeyi taradı. Çiçek tarhından gelen hafif bir sesle gözleri kısıldı. İşte o bir… tarla faresiydi.
Gerçek. Kemirgen. Yabani ve Doyurucu.
Avcı içgüdüsüyle harekete geçti. Kıpırtısız. Sessiz.
Taktik 007: Çalı altından sızma.
Fareyi hoop yakaladı. Bu sefer törenle kapının önüne bıraktı. Nane, karafatma, fare, özenle yan yana dizilmişti. Kral Sofrası. Kendi ile ne kadar gurur duysa azdı. Açlığa karşı verdiği savaşı kazanmış, ganimetleri de sağ salim vatan toprağına ulaştırmıştı. Bu sırada kendini de unutmamış, bulduğu birkaç küçük böceği afiyetle lüplemişti.
Tam o anda kapı açıldı. Annecik dışarı çıktı. Bir anlık sessizlik oldu.
Sonra, hafif bir tebessüm. Hani şu biraz “Allah’ım neden böyle oldu?” tebessümü vardır ya… Ondan işte.
“Sen varken biz hiç aç kalır mıyız ya?” diyerek başını okşadı. Mırnav gururla kuyruk salladı. Anlamıştı. “Hadi eve gel” diyerek içeri girdi.
***
Ne var ki Mırnav için gece daha bitmemişti. Ganimetlerini sıkıca koruması gerekiyordu.
Bir hışırtı duydu. Fısıltı, tıkırtı, tırmalama sesi. Bu düşmanın ayak sesleriydi. Gölgelerden çirkin bir surat belirdi. Tombul, tüylü, ağır adımlarla ilerleyen: Mahallenin en belalı sıçanı, görenin yolunu değiştirdiği türden, Sıçan Tahir.
Mırnav önce bir tırstı ama çabuk toparlandı, ne pahasına olursa olsun, ailesinin rızkını korumak onun göreviydi. Göz göze geldiler. Mırnav sırtını kabarttı, pozisyon aldı. Gözlerinde sadece bir cümle okunuyordu:
“Sıkıysa gel de al.”
Tahir baktı. Mırnav baktı. Gözleri kenetlendi. Sessizlik. Gerginlik. Birbirleri etrafında 2 tur döndüler.
Sonunda…
Mırnav uçtu! Tahir ne olduğunu anlayamadan, Ninja kıvraklığı ile önce tel örgüye atladı, oradan taşlara ve son hızla rakibinin üzerine atıldı. Sıçan tiz bir ses çıkararak bahçenin kenarındaki gevşek tahtadan sıyrılıp kaçtı. Tehdit ortadan kalkmıştı.
Mırnav zaferle döndü. Kendi kendine mırıldandı:
“Besledim, korudum, düzeni sağladım.
Annecik, sen unutsan bile Mırnav asla”
Sabah Annecik toparlanmıştı. Elinde poşet, yüzünde yorgun bir gülümseme ile kapıyı açtı. Kapının önünü temizledi. Naneyi aldı. Fareye hafifçe bakıp başını salladı.
Sonra Mırnav’a döndü, diz çöktü ve başını okşarken usulca sordu:
“Bu gece de mi sen doyurdun bizi aslan parçam?” “Sen olmasan Annecik, ne yapardı?”
Mırnav kükreyerek cevap verdi. Belki de sadece mırlamaydı ama o an öyle hissetmişti. O biliyordu.
‘Sevgi, mama gibidir. Ne kadar verirsen, o kadar doyarsın.’
Annecik içeri dönerken seslendi, “hadi gel kasaba gidip ciğer alalım, karnımızı güzelce doyuralım bugün.”
Miyauuuuv!
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

