Tarih Öncesi Nükleer Savaş: Mitolojiler, Arkeolojik Kanıtlar ve Alternatif Teoriler
Bike S. Demirkız'ın köşesi: Tarih Öncesi Nükleer Savaş: Mitolojiler, Arkeolojik Kanıtlar ve Alternatif Teoriler
07/03/2025 06:00 | Son Güncelleme : 06/11/2025 20:31 | Bike S. Demirkız
Tarih Öncesi Nükleer Savaş: Mitolojiler, Arkeolojik Kanıtlar ve Alternatif Teoriler
İnsanlık tarihi boyunca büyük savaşlar yaşandı, uygarlıklar yükseldi ve yok oldu. Ancak bazı arkeolojik buluntular ve kadim metinler, tarih öncesi çağlarda nükleer bir savaşın yaşanmış olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor. Modern teknolojimizin ancak 20. yüzyılda eriştiği yıkıcı güçlere dair ipuçları, binlerce yıl öncesine dayanan anlatılarda bulunuyor.
1. Arkeolojik Kanıtlar: Yanmış Şehirler ve Radyoaktif Kalıntılar
Mohenjo-Daro’nun Gizemi
Pakistan’da bulunan Mohenjo-Daro ve Harappa, İndus Vadisi Medeniyeti’nin MÖ 2600-MÖ 1900 yılları arasında İndus Vadisi Uygarlığı’nın en önemli şehirlerinden biriydi. Ancak, bu şehir bir anda yok olmuş ve halkı ansızın ölmüş gibi görünmektedir.
Arkeolojik kazılarda, yüksek ısıya maruz kalmış taşlar ve erimiş seramikler bulunmuştur. Bu bulgular, bazı araştırmacılar tarafından nükleer patlama tezleriyle ilişkilendirilmiştir. Örneğin, Mohenjo-Daro’da yapılan kazılarda, caddelerde yatan iskeletler bulunmuş ve bu iskeletlerde yüksek düzeyde radyoaktivite tespit edilmiştir. Ayrıca, kentte siyah cam kümeleri bulunmuş ve bunların yüksek ısıyla erimiş kil çömlekler olduğu belirlenmiştir.
Şaşırtıcı Bulgular:
• Kazılarda yüksek ısıya maruz kalmış taşlar ve erimiş seramikler bulunmuştur.
• Cadde ortasında yatan iskeletler, ani bir felaketin yaşandığını düşündürmektedir.
• İskeletlerin üzerinde anormal derecede radyoaktivite olduğu iddia edilmiştir.
• Kumun camlaşarak siyah ve yeşilimsi erimiş taşlara dönüşmesi, nükleer patlama sonrası oluşan “trinitit” benzeri yapılara benzetilmektedir.
Bu bulgular, bilimsel çevreler tarafından büyük bir yangın veya doğal afet olarak açıklansa da, neden yalnızca belirli bölgelerin aşırı yüksek ısıya maruz kaldığı ve bazı iskeletlerin diğerlerinden daha fazla radyoaktif olduğu sorusu yanıtsız kalmaktadır.
Sibirya’da Patlamış Bir Antik Kent
Rus araştırmacılar, Sibirya’daki bazı antik şehirlerde tıpkı Mohenjo-Daro’daki gibi yüksek ısıya maruz kalmış taşlar ve camlaşmış kum tabakaları bulduklarını öne sürmüştür.
Benzer şekilde, Orta Asya’daki bazı bölgelerde, taşların yüksek sıcaklıkla eridiği ancak doğal bir volkanik aktivitenin izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Bu durum, eski çağlarda kullanılan yüksek enerjili bir silahın işareti olabilir mi?
2. Mitolojilerde Büyük Savaşlar ve Yok Edici Silahlar
Hint Destanları: Mahabharata ve Ramayana: Mahabharata’daki Nükleer Benzeri Savaş
Hint destanları, özellikle Mahabharata ve Ramayana, tanrıların ve kahramanların epik savaşlarını anlatır. Bu metinlerde, modern nükleer silahların etkilerine benzer tasvirler bulunmaktadır. Örneğin, Mahabharata’da geçen bir bölümde, “Rama Brahmastayı bir kez kullandı mı hiçbir savunma ve ordu onu durduramaz, hedefini asla şaşırmaz ve onlarca güneşin parlaklığıyla hedefinde ne varsa yok eder. Onun gazabından kurtulduğunu sananların ise saçları, tırnakları, derileri dökülür, bir anda yaşlanır ve ölürler.”
Mahabharata destanında, Pandavalar ve Kauravalar arasında geçen savaşta Brahmastra adı verilen yıkıcı bir silah kullanılmıştır. Destanda Brahmastra için şöyle denmektedir:
• “Bir anda binlerce güneşin ışığına benzeyen korkunç bir parlama yaşandı.”
• “Şehir halkı panikle kaçtı, ancak bir süre sonra insanların saçları ve tırnakları dökülmeye başladı.”
• “Su kaynakları zehirlendi, toprak bir süre boyunca verimsiz hale geldi.”
Bu betimlemeler, atom bombalarının etkilerine benzer şekilde, yüksek ısı, radyasyon ve ani ölüm gibi unsurları içermektedir. Bu nedenle, bazı araştırmacılar bu metinleri antik nükleer savaşların kanıtı olarak yorumlamaktadır.
Ramayana ve Vimanalar (Uçan Araçlar)
• Ramayana destanında geçen Vimanalar, uçan savaş araçları olarak tanımlanır.
• Vimanalar, ışın silahları ve ateş topları fırlatan savaş makineleri olarak tarif edilmiştir.
• Gökyüzünde geçen savaş sahneleri, günümüz savaş uçakları ve füze sistemlerini andırmaktadır.
Bu anlatılar, yalnızca metaforik mi, yoksa gerçekten bir tür teknolojik savaşın unutulmuş bir kaydı mıydı?
Mezopotamya ve Tanrıların Savaşları : Sümer, Akad ve Babil Metinleri
Mezopotamya uygarlıklarına ait metinlerde de tanrıların büyük savaşlarından ve yıkıcı silahlardan bahsedilmektedir. Örneğin, Enuma Eliş ve Gılgamış Destanı gibi metinlerde, tanrıların gökten inen yıkıcı silahları kullanarak büyük tahribatlar yarattığı anlatılmaktadır.
Sümer Tabletlerinde Anunnakiler
Sümer mitolojisinde Anunnakiler, gökten gelen tanrılar olarak tasvir edilir. Zecharia Sitchin’in teorilerine göre, Anunnakiler gelişmiş teknolojilere sahip dünya dışı varlıklardı ve aralarındaki güç savaşları, insanlık tarihini derinden etkilemişti.
• “Tanrılar arasında büyük bir kavga çıktı ve gökten ateş yağdı.”
• “Gözleri kör eden bir ışık, her şeyi küle çevirdi.”
• “Sular zehirlendi, toprak kurudu ve her şey yok oldu.”
Bu anlatımlar, bazı araştırmacılar tarafından ileri teknoloji kullanımıyla ilişkilendirilmektedir. Acaba büyük ölçekli bir patlamanın tasvirleri olabilir mi?
Babil Kulesi ve Bilinmeyen Bir Teknoloji
• Eski metinlerde, insanların tanrılara meydan okuyarak Babil Kulesi’ni inşa ettiği, ancak tanrıların “kendi aralarındaki anlaşmazlık yüzünden” kuleyi yok ettiği anlatılır.
Bu yok ediliş, güçlü bir patlama veya enerji silahı ile yapılan bir saldırı olarak değerlendirilebilir.
Sodom ve Gomora: Tanrının Gazabı mı, Yoksa Nükleer Yıkım mı?
Tarihte büyük yıkımlarla yok olan şehirlerden biri de Sodom ve Gomora’dır. Eski Ahit’te (Tevrat’ta) anlatılan bu hikaye, Tanrı’nın gazabıyla yerle bir edilen iki günahkâr şehri konu alır. Ancak bu anlatı, bazı araştırmacılar tarafından nükleer bir patlamaya veya yüksek enerjili bir silaha maruz kalmış antik şehirlerin kaydı olarak yorumlanmaktadır.
Lut Kavmi ve Yok Edilişin Betimlenmesi
Tevrat ve Kur’an’da, bu şehirlerin halkının ahlaksızlık içinde yaşadığı ve Tanrı’nın onları cezalandırdığı anlatılır. Ancak yok edilişin detayları dikkat çekicidir:
• “Gökten kükürt ve ateş yağdı ve şehir tamamen yok oldu.” (Tevrat, Yaratılış 19:24)
• “Şehrin tamamı bir anda kül oldu ve toprak hiçbir şey yetiştiremez hale geldi.”
• “Lut’un karısı geri dönüp baktığında bir tuz sütununa dönüştü.”
Bu betimlemeler, yüksek sıcaklıkla gerçekleşen ani bir patlamaya ve radyasyon etkilerine benzeyebilir mi?
Sodom ve Gomora’nın Gerçek Yeri ve Arkeolojik Bulgular
Arkeologlar, bu şehirlerin yerini Ürdün ve Ölü Deniz’in güneyindeki bölgeye yerleştirmiştir. Yapılan kazılarda bazı dikkat çekici bulgular ortaya çıkmıştır:
• Tall el-Hammam Arkeolojik Bölgesi: Ürdün’de bulunan ve Sodom’a ait olduğu düşünülen bu alanda:
• Erimiş taşlar ve camlaşmış yüzeyler keşfedildi.
• Çok yüksek sıcaklığa maruz kalmış toprak tabakaları bulundu.
• Ani ve büyük bir yıkımın izleri ortaya çıktı.
• Radyoaktif Kalıntılar ve Patlama İzleri:
• Bazı araştırmacılar, bu bölgede doğal olmayan düzeyde radyasyon izlerine rastlandığını iddia etmektedir.
• Toprak analizlerinde, yüksek sıcaklıkla erimiş silikatlar (nükleer patlama sonucu oluşan “trinitit” benzeri) bulunmuştur.
• Bazı kazılar, şehrin aniden ve büyük bir enerjiyle yok olduğunu gösteren katmanlar içerdiğini ortaya koymuştur.
Bilimsel Açıklamalar ve Alternatif Teoriler
• Meteor Patlaması: Bazı bilim insanları, yaklaşık 3.600 yıl önce bölgede büyük bir meteorun havada patlamış olabileceğini öne sürmektedir. Tunguska olayı gibi bir hava patlaması, Sodom ve Gomora’nın anlatılan şekilde yok olmasına neden olmuş olabilir.
• Nükleer veya Termal Patlama: Alternatif araştırmacılar, bu bölgenin kadim bir savaşta kullanılan ileri teknoloji ürünü bir silahla yok edilmiş olabileceğini iddia etmektedir.
Bu kanıtlar, Sodom ve Gomora’nın gerçekten ilahi bir felaketle mi, yoksa kadim bir nükleer yıkımla mı yok olduğunu sorgulamamıza neden olmaktadır.
Acaba bu şehirler, antik çağlardaki bir güç savaşı sonucu yok edilen merkezler miydi?
Güney Amerika Mitolojisi
Güney Amerika’daki antik uygarlıkların mitolojileri incelendiğinde, tanrılar arasındaki savaşlar ve büyük yıkımlar sıkça yer alır. Bu anlatılar, bazı araştırmacılar tarafından tarih öncesi nükleer savaşların mitolojik yansımaları olarak yorumlanmıştır. Aşağıda, Nazca, Maya, İnka ve Toltek uygarlıklarının mitolojilerindeki bu tür savaşlara dair detaylı bilgiler sunulmuştur.
1. Maya Mitolojisi: Kozmik Döngüler ve Tanrılar Arasındaki Çatışmalar
Maya mitolojisi, evrenin farklı çağlardan geçtiğini ve her çağın büyük felaketlerle sona erdiğini anlatır. Bu çağlara “Güneş” denir ve her biri farklı bir insanlık dönemini temsil eder.
• Dört Güneş Dönemi: Maya mitolojisine göre, şu ana kadar dört Güneş dönemi yaşanmış ve her biri büyük yıkımlarla sona ermiştir. Bu yıkımlar arasında devasa seller, ateş yağmurları ve göksel felaketler bulunur. Bu anlatılar, bazı araştırmacılar tarafından nükleer savaşların mitolojik tasvirleri olarak yorumlanmıştır.
• Popol Vuh: Maya kutsal kitabı olan Popol Vuh’ta, tanrılar arasındaki çatışmalar ve insanlığın yeniden yaratılışı detaylı bir şekilde anlatılır. Bu metinlerde, gökten gelen ateşler ve büyük yıkımlar, yüksek enerjili silahların kullanımına dair metaforlar olarak değerlendirilebilir.
2. İnka Mitolojisi: Viracocha ve Dünyanın Yeniden Şekillendirilmesi
İnka mitolojisinde, yaratıcı tanrı Viracocha, dünyayı kaostan düzen getiren bir figürdür. Ancak, bazı efsanelerde Viracocha’nın, insanlığı cezalandırmak için büyük felaketler gönderdiği anlatılır.
• Titicaca Gölü Efsanesi: Bu efsaneye göre, Viracocha, insanlığın ahlaki çöküşü nedeniyle büyük bir sel felaketi göndererek dünyayı temizlemiş ve ardından yeni bir insanlık yaratmıştır. Bu tür anlatılar, nükleer bir felaketin mitolojik bir yansıması olarak görülebilir.
3. Toltek Mitolojisi: Quetzalcoatl ve Tanrılar Arasındaki Mücadele
Toltekler, Quetzalcoatl (Tüylü Yılan) adlı tanrıya büyük saygı duymuşlardır. Quetzalcoatl, bilgelik ve medeniyetin sembolü olarak kabul edilirken, onun karanlık ikizi Tezcatlipoca ise kaos ve yıkımı temsil eder.
• Tanrıların Savaşı: Quetzalcoatl ile Tezcatlipoca arasındaki sürekli çatışma, evrenin dengesi ve insanlığın kaderi üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bu çatışmalar sırasında gökyüzünden gelen ateşler ve büyük yıkımlar, nükleer savaşların mitolojik tasvirleri olarak yorumlanabilir.
4. Nazca Uygarlığı: Gizemli Çizgiler ve Tanrısal Etkileşimler
Nazca uygarlığı, devasa jeoglifleriyle (Nazca Çizgileri) tanınır. Bu çizgiler, hayvan figürleri, geometrik şekiller ve düz çizgilerden oluşur. Nazca mitolojisinde, göksel varlıkların yeryüzüyle etkileşime geçtiği anlatılır.
• Nazca Çizgileri: Bu devasa çizgilerin, tanrılarla iletişim kurmak veya onları onurlandırmak için yapıldığı düşünülür. Bazı teorilere göre, bu çizgiler, antik çağlarda kullanılan ileri teknolojilerin izlerini taşımaktadır.
5. Zecharia Sitchin’in Teorileri ve Alternatif Yaklaşımlar
Araştırmacı Zecharia Sitchin, antik mitolojilerdeki tanrıların aslında dünya dışı varlıklar olduğunu ve bu varlıkların ileri teknolojiler kullanarak insanlıkla etkileşime geçtiğini öne sürer. Sitchin’in teorilerine göre:
• Nükleer Savaşlar: Antik metinlerde ve mitolojilerde bahsedilen büyük yıkımlar, aslında dünya dışı varlıkların kullandığı nükleer silahların sonuçlarıdır.
• Güney Amerika Uygarlıkları: Maya, İnka, Toltek ve Nazca uygarlıklarının mitolojilerindeki tanrılar arasındaki savaşlar, dünya dışı varlıkların kendi aralarındaki çatışmaların yeryüzündeki yansımalarıdır.
Sonuç olarak, Güney Amerika’nın antik uygarlıklarının mitolojilerinde tanrılar arasındaki büyük savaşlar ve yıkımlar sıkça yer almaktadır. Bu anlatılar, bazı araştırmacılar tarafından tarih öncesi nükleer savaşların veya ileri teknolojilerin mitolojik yansımaları olarak yorumlanmaktadır. Ancak, bu tür teoriler akademik çevrelerde geniş kabul görmemekte ve daha çok spekülatif olarak değerlendirilmektedir.
İskandinav Mitolojisi
İskandinav mitolojisi, büyük bir yıkımın ve tanrılar arasında geçen ölümcül bir savaşın anlatısını sunar. Ragnarök olarak bilinen bu kıyamet savaşı, tanrılar ile kaos güçleri arasındaki nihai çarpışma olarak görülür. Anlatılan yıkım, nükleer bir savaşın etkilerini andıran unsurlar içerdiği için, bazı araştırmacılar tarafından bir tür eski çağ savaşının mitolojik kaydı olarak yorumlanmaktadır.
1. Ragnarök: Tanrıların Kıyamet Savaşı
Ragnarök, İskandinav mitolojisinde tanrılar ile devler (jötnarlar) arasında yaşanan büyük bir savaş olarak tanımlanır. Ancak bu savaş, sadece tanrılar arasındaki bir mücadele değildir; aynı zamanda dünya çapında büyük bir felakete neden olur.
Ragnarök’ün Yıkıcı Aşamaları
1. Gökten Ateş ve Kükürt Yağacak:
• Mitolojide, “Surt” adlı ateş devinin devasa, ışık saçan bir kılıcı olduğu anlatılır.
• Surt ve diğer devler, alevler içinde dünyaya saldırırken, gökyüzünden ateş yağar.
• Bu betimleme, modern çağda bir nükleer saldırıyı andırmaktadır.
2. Güneş ve Ay Yok Olacak:
• Güneş ve ay karanlığa gömülür, gökyüzü çatlar ve yıldızlar söner.
• Bu, büyük bir toz bulutu veya küresel nükleer kış senaryosuna benzer mi?
3. Dev Tsunamiler ve Depremler:
• Denizler kabarır ve dev dalgalar şehirleri yutar.
• Büyük depremler, tüm dünyayı sarsar.
4. Zehirli Gazlar ve Hastalıklar Yayılacak:
• Ejderha “Nidhogg” ve yılan “Jörmungandr”, dünyaya ölümcül zehir yayar.
• Nükleer serpintinin insanlara ve doğaya etkisiyle benzer mi?
5. Dünya Yanacak ve Yeniden Doğacak:
• Savaşın sonunda dünya tamamen yanar ve yok olur.
• Ancak küllerin arasından yeni bir dünya doğar.
2. Nükleer Benzeri Savaş ve Silah Betimlemeleri
Ragnarök destanında tanrıların ve devlerin kullandığı silahlar, modern silahlarla karşılaştırıldığında dikkat çekici benzerlikler gösterir:
• “Thor’un Mjölnir’i”: Şimşekler saçan ve güçlü düşmanları yok eden bir silah.
• “Surt’un Alev Kılıcı”: Dünyayı alevlere boğan ve gökyüzünü parçalayan devasa bir silah.
• “Odin’in Mızrağı Gungnir”: Asla hedefini kaçırmayan ve büyük güce sahip bir silah.
Bu silahlar, nükleer patlamalar, enerji silahları veya yüksek teknolojili yok edici silahlar olabilir mi?
3. Alternatif Teoriler: Ragnarök, Antik Bir Felaketin Hafızası mı?
Bazı araştırmacılar, Ragnarök’ün eski bir felaketin veya savaşın hatırası olabileceğini öne sürer:
• Büyük bir nükleer savaşın mitolojik anlatımı mı?
• Kadim bir uygarlığın yok oluşunun sembolik anlatısı olabilir mi?
• Atlantis veya benzeri bir gelişmiş medeniyetin, büyük bir savaş sonucu yok olmasıyla mı bağlantılı?
Ragnarök efsanesi, İskandinav mitolojisinin geleceğe dair bir kehaneti mi, yoksa geçmişte yaşanmış bir büyük felaketin hatırası mı?
Bu soruların kesin bir yanıtı yok, ancak eski metinlerdeki yıkım anlatıları ile modern çağın savaş senaryoları arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir.
3. Antik Çağda Teknoloji ve Unutulan Bilgiler
Eski Mısır Mitolojisi
Eski Mısır mitolojisinde, tanrı Set ve Horus’un savaşları, Ra’nın yıkıcı gözleri ve Osiris’in parçalanması gibi anlatılar bulunmaktadır. Bu anlatılar, bazı araştırmacılar tarafından ileri teknoloji kullanımıyla ilişkilendirilmekte ve antik nükleer savaşların izleri olarak yorumlanmaktadır.
Mısır’da Gelişmiş Teknoloji İzleri
• Dendera Tapınağı’ndaki kabartmalarda yer alan “ışık ampulü” benzeri şekiller, elektriğin eski Mısırlılar tarafından bilindiğini düşündürmektedir.
• Piramidin içinde radyasyon ve elektromanyetik anormalliklerin ölçüldüğü iddiaları, geçmişte bilinmeyen bir teknolojinin varlığını düşündürmektedir.
Baalbek ve Devasa Taş Yapılar
• Lübnan’daki Baalbek’te bulunan devasa taş bloklar, günümüz teknolojisiyle bile taşınması zor olan yapılardır.
• Bazı araştırmacılar, buraların tanrılar veya ileri teknolojiye sahip eski bir uygarlık tarafından yapıldığını öne sürmektedir.
4. Sonuç: Unutulmuş Bir Savaşın İzleri mi?
Bütün bu bulgular ve anlatılar bir araya geldiğinde tarih öncesi çağlarda büyük bir yıkımın yaşanmış olabileceği ihtimali güçlenmektedir.
• Mohenjo-Daro ve diğer antik şehirlerdeki erimiş taşlar ve radyoaktif izler, bilinmeyen bir patlamaya mı işaret ediyor?
• Hint ve Sümer destanlarındaki büyük savaşlar, gerçekten nükleer silahlar mı anlatıyor?
• Antik uygarlıklar, gelişmiş bir teknolojiye sahipti ve bu teknoloji, büyük bir savaş sonucu mu kayboldu?
Bugün, tarih öncesi çağlara dair henüz tam olarak çözülememiş birçok gizem bulunmaktadır. Ancak, eldeki kanıtlar bizi düşünmeye ve sorgulamaya itmektedir:
Gerçekten büyük bir nükleer savaş yaşandı mı?
Bu sorunun yanıtını kesin olarak bilmiyoruz, ancak arkeolojik bulgular ve eski metinler “Acaba?” dedirtecek kadar güçlü ipuçları sunuyor!
“Tarih Öncesi Nükleer Savaş: Mit mi, Gerçek mi?”
Yazan: Bike S. Demirkız
Tarih öncesi nükleer savaş teorileri ve tanrıların savaşlarıyla ilgili komplo teorileri üzerine yazılmış makaleler ve kitaplar, genellikle spekülatif olup, bilimsel çevrelerde geniş kabul görmemektedir. Ancak, bu konulara ilgi duyanlar için aşağıdaki kaynaklar incelenebilir:
1. Zecharia Sitchin’in Eserleri:
• Sitchin, Sümer tabletlerini yorumlayarak, Anunnaki adını verdiği dünya dışı varlıkların Dünya’ya gelerek insanlığı yarattığını ve onlara medeniyeti öğrettiğini öne sürmüştür. Bu teorileri “The 12th Planet” ve “The Anunnaki Chronicles” gibi kitaplarında detaylandırmıştır.
2. Komplo Teorileri Üzerine Genel Kaynaklar:
• Komplo teorileri hakkında genel bir bakış için “Komplo teorileri listesi” adlı Vikipedi sayfası
3. Nükleer Savaş ve Radyasyon Etkileri:
• Nükleer savaşın etkileri ve radyasyonun insan sağlığı üzerindeki sonuçları hakkında bilgi almak için AFAD’ın “Nükleer Savaş” başlıklı sayfası
4. Eski Uygarlıklar ve İleri Teknoloji Teorileri:
• Eski uygarlıkların ileri teknolojilere sahip olduğu ve bunların günümüze ulaşan izleri hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır. Bu konularla ilgili detaylı analizler için arkeoloji ve tarih dergilerindeki makaleler
Bunlar da ilginizi çekebilir
"Tavan Arası" Dergisi 2. Sayısıyla Dijital Yayın Hayatında: Sanatın Işığında Farkındalık Vurgusu!
Kültür, sanat ve edebiyatın dijital adresi "Tavan Arası" dergisi, Kasım 2025 tarihli 2. sayısı ile okuyucularıyla buluştu.
3 saat önceMaya Uygarlığının En Eski Anıtı: Evrenin Haritası Olabilir
Meksika'nın Tabasco eyaletinde keşfedilen devasa Aguada Fenix anıtı, yapılan son araştırmalara göre yalnızca büyük bir yapı değil, aynı zamanda evreni sembolize eden bir 'kozmogram' olarak inşa edilmiş olabilir.
8 saat önceArtvin'de 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Coşkusu: Tüm Halkımız Davetli!
Artvin Valiliği ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü'nden Ortak Çağrı: "Yeşil Vatan Sevdalılarını Fidan Dikimine Bekliyoruz."
9 saat önce

